Ece - Oğuz Yalım / Artful İç Mimarlık & Tasarım
Diğer röportaj yaptığınız ekiplerden farklı olarak, Arlight ile çalışma geçmişimize bakarsanız, 1996 senesinde Ece - Oğuz Yalım olarak ARTFUL İç Mimarlık firmasını kurduğumuz günden bu yana başlayan iş ilişkimize tanıklık etmiş olursunuz. 2004 senesinden itibaren Ece Yalım Design Studio adı altında tasarım ekibimizle endüstri ürünleri tasarımı hizmeti de vermek sureti ile zenginleşerek, bu yıl sonunda sizinle 12 yıllık bir takım çalışması ve 20 yıllık bir çözüm ortaklığına sahip olduğumuz görülüyor. Bu sektörde iç mimar, tasarımcı ve firma iş birliği açısından 20 senelik bu süreç eşine az rastlanır, kayda değer bir başarı öyküsüdür.
2015’in son ayında, 2016 senesine girerken bizimle bir röportaj söz konusu olunca ister istemez; bizim röportaj sorularımızın biraz daha bu yönde olmasının, ortak vizyonların ortaya koyduğu verimli çalışmalara örnek olacak şekilde, daha anlamlı bir hikaye oluşturacağı kanısındayız. Röportajın bu noktaya parmak basmasının çok daha ilginç olacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla soruları kişisel bilgiler vermek yerine Ece Yalım Design Studio Adı altında cevaplamayı uygun bulduk (EYDS) ve sorularınıza Ece Yalım ve Oğuz Yalım olarak ortak cevap verdik.
Mesleğinize ne zaman başladınız, bu süreçte Arlight ile tanışmanız nasıl oldu?
1988 yılında ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden mezun olduğum gün çalışmaya başladığım gündür diyebilirim.1990 - 1994 yılları arasında yüksek lisans programı için New York’da bulunduğum süre boyunca,aynı zamanda çalışarak profesyonel iç mimarlık hayatıma New York bazlı bir iç mimarlık bürosunda başlamış oldum. 1994 senesinde Türkiye’ye dönüşümle beraber profesyonel çalışmalarım devam etti ve 1996’da aynı zamanda hayat ortağım olan iç mimar Oğuz Yalım ile birlikte Artful İç Mimarlık şirketini kurduk. Arlight ise bu 20 senelik dönemde, daha ilk günden iç mimari projelerimizde bizim çözüm ortağımız oldu.Oğuz ise 1993 senesinde Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olduğu günden itibaren 2 sene boyunca Ankara’da dönemin en profesyonel firmalarından birinde iç mimar olarak çalıştıktan sonra yukarıda bahsettiğimiz şekilde kendi şirketimizi kurduk.Arlight ile iç mimari anlamda çalışmalarımız çok eskiye dayanır. 2005 senesinde Artful İç Mimarlık bünyesinde profesyonel olarak endüstriyel tasarım hizmeti vermek amacıyla Ece Yalım Design Studio ekibimizi oluşturduk ve diğer sektörlerin yanında, aydınlatma sektöründe Arlight ile 10 senelik bir ürün tasarımı serüvenine başladık. Ürün grupları tasarlamanın yanında, tasarım vizyonu geliştirme yönünde danışmanlık vermeye başladık. Bu bütünsel tasarım yaklaşımı ile firmanın Ankara - İstanbul showroomlarını, 2006 yılından bu yana yurt içi, yurt dışı tüm fuar standlarını da tasarladık. Ortak hedeflerimiz, bize beraberce başarılı pek çok ürün gamına imza atma şansı verdi ki bugün Arlight, sektörde tasarıma verdiği değerle bilinirliği yurt içi ve dışına ulaşmış bir firmadır.
Işığın hayatımızdaki önemi sizce nedir?
Işık, hayat verendir. Işık sağlıktır. Hem mental hem fiziksel sağlıktır. Gününüz ışık açarak başlar, en son ışığı kapar yatarsınız. Işık; formu tanımanız, dokuyu hissetmeniz,rengin gizemli dünyasına girebilmeniz için tek anahtardır. Araştırmalar, insanın edindiği bilgilerin yüzde 80’inini çevresindeki görsel verilerden topladığını göstermiştir. Bunları görünür kılan ise ışıktır. Işık vurduğu yüzeyi sizin dünyanızın, yaşamınızın parçası haline getirir. Mekan içindeki her ışık kaynağının, sizin yaşamınızın bir başka sahnesini aydınlatmak gibi ciddi bir görevi vardır. Bu süreci konforlu, etken, keyifli hale getiren ışık olabileceği gibi, yanlış kullanıldığında ızdıraplı, tatsız, yorucu, sağlıksız hale getiren de yine ışık olabilir.
Aydınlatma tasarımı yaparken nelere dikkat edilmeli?
Kullanılacağı mekan, fonksiyonu, neyi, nasıl aydınlatacağının çok iyi tanımlanması burada en belirleyici faktörlerdir. Doğru ışık kaynağının seçimi karar aşamasında önde gelmelidir. Bu seçim de ürünün formunu belirleyecektir. Işığın dağılımı, ışıma şekli, düştüğü yüzeyle ilişkisinde de belirleyici rol oynayan aslında ürünün tasarımıdır. Hemen sonrasında ürünün kendi varlığı gelir ki o nokta da yine görev tanımı ile yakından ilgilidir. Ürünü iç mimaride ön plana çıkarmak mı, yoksa yok etmek mi istediğinize karar vermelisiniz ki malzeme, renk seçimleri o noktada önem kazanacaktır.
Bizim burada tasarım ekibi bir önemli kriterimiz var ki o da firma olarak hem aydınlatma ürünlerini tasarlayan hem de firmamızın dokusu sebebiyle taşıdığımız iç mimari kimliğimiz. Dolaylı kullanıcı olarak tanımladığımız mimar, iç mimarlar, direkt kullanıcı kadar önem verdiğimiz aktörlerdir. Belki de bu ürünleri ilk kullananlar biz olacağımızdan, mimar ve iç mimarların, mekan tasarımlarında özgün kalmalarına, yaratıcılıklarını kullanmalarına izin verecek şekilde esneklik sunan, kılık değiştirebilen ürünler tasarlamayı hedef ediniyoruz. Ürünlerimizin çoğunda ortak nokta budur. Renklerin, dokuların, formların meslektaşlarımızın elinde şekillenen yeni hallerini görmek bize keyif veriyor. Concept 06, Plus, Deep, Droop bunlara iyi örneklerdir.
Aydınlatmanın dünü ve bugünü desek, bize bir karşılaştırma yapar mısınız?
Aydınlatma ürünleri tarihin her döneminde, temel fonksiyonları olan aydınlatma görevinin ötesinde dekoratif bir görev yüklenmiştir bulunduğu mekanlarda. Tasarlandıkları
dönemin tasarım dilini yansıtırlar, ait oldukları zamanın estetik dili ile ilgili kuvvetli referanslardır. Kullanıcı ile duygusal etkileşimi, her zaman fonksiyonundan ötede olmuştur. Burada ışığın mistik özelliği önemli rol oynar. Bu açıdan bakınca, aydınlatma kaynaklarındaki teknolojik gelişmeler, aydınlatma sektöründe en belirgin aktör olmasına rağmen aydınlatma elemanlarının mekanda üstlendikleri estetik duruş, dekoratif misyonlarının hiç eksilmeyeceğini düşünüyoruz.
Led teknolojisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Led teknolojsi, her tasarımcıyı heyecanlandıracak derecede yeni kapılar açan bir teknolojik gelişme. Ürünlerin küçülmesine, zarifleşmesine kapı açarak; gerek
iç mekanda gerek dış mekanda rahatça, daha önce hayal bile edemediğiniz ufak, dar alanlara girebilerek ışığa yeni bir dil kazandırmış, kullanım senaryolarını artırmamızı, çeşitlendirmemizi sağlamıştır. Lineer olarak kesintisiz ışık verebilmesi de hayal gücünüzü tetikleyen pek çok yeni forma imkan vermektedir.
Beğendiğiniz mimari akımlar nelerdir?
Geçtiğimiz yüzyıl mimari akımlar olarak oldukça zengin bir yüzyıl oldu, ancak bunların içerisinde ‘Bauhaus’ dürüstlüğü, çağdaşlığı, pratikliği ve farklı disiplinleri bir araya
getirmesi, bütünsel yaklaşım metodları ile bizi etkileyen ve her dönemimizde onun hakkında yeni bir şey keşfetmenin zevkine vardığımız bir akım oldu.
Aydınlatmanın mimari ve kentsel tasarımdaki yeri ve önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kalabalık şehirlerde görüntü kirliliğinin had safhada olduğu bir devirde yaşıyoruz. Işık, aslında bilinçli kullanıldığında bu durumu ıslah etmede çok iyi bir silah olabilir. Şehrin estetik değerlerini, tarihini, binalarını, parklarını, köprüler gibi mühendislik değerlerini zarifçe vurgulayabilir. Ancak bu güç, çift tarafı keskin bıçak sırtı gibidir. Aynı yeti, bilinçsiz kullanıldığında o görüntü kirliliğini iki katına çıkarabilir. Maalesef LED aydınlatmanın getirdiği özgürlüğün, bugün dizginlenemeyen negatif tarafını daha çok görüyoruz ve bu bizi çok üzüyor. Uzman ellerde, kent ile ışığın bütünlüğünün çok güzel örneklerini yurtdışında fazlası ile görüyoruz. Bu bilincin ülkemizde de yerleşeceğini umuyoruz.